- yılışık
- s.1. 粘的, 有粘性的2. 缠磨人的, 纠缠不休的; 令人腻烦的, 讨厌的3. 强作笑颜的, 强颜欢笑的◇ \yılışık \yılışık 纠缠不休地; 令人腻烦地, 令人讨厌地
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.
yılışık — sf., ğı Yapmacık davranışlarla hoş görünmeye çalışan O hanende denilen yılışık boşboğaza ne diyeyim? S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzı kalabalık — sf., ğı Birbirini tutmayan sözler söyleyen, yerli yersiz konuşan, boşboğaz (kimse) Ata bu yılışık ve ağzı kalabalık heriften hazzetmez. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
arsız — sf. 1) Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz (kimse) 2) Açgözlü davranan (kimse) 3) mec. Kolayca üreyebilen (bitki) Birleşik Sözler arsız arsız dayak arsızı tokat arsızı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller arsızın yüzüne tükürmüşler, yağmur … Çağatay Osmanlı Sözlük
birinci — sf. 1) Bir sayısının sıra sıfatı 2) is. Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey Birincisi ne kadar mağrur ise öbürü o kadar yılışık. Y. Z. Ortaç 3) is. Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse Sınıfın birincisi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gülüşme — is. Gülüşmek işi Biz çıkarken arkamızdan onların yılışık gülüşmeleri vardı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaburgasız — sf. 1) Kaburgası olmayan 2) mec. Yılışık, dalkavuk Bu kaburgasız insan yığınını İstanbul da toplaştıran, oy ticaretidir. A. Boysan … Çağatay Osmanlı Sözlük
yavşak — is., ğı, hlk. 1) Bit yavrusu, sirke 2) mec. Geveze, yılışık kimse Sonra aynı yavşak, teklifsizlikle Binbaşı Ferit in kadehini dikiyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılışıkça — zf. Yılışık bir biçimde … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılışıklık — is., ğı Yılışık olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılışkanlık — is., ğı Yılışık olma durumu, yılışıkça davranış … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıvışık — sf., ğı, hlk. 1) Islak, kaygan, yapışkan 2) mec. Yılışık … Çağatay Osmanlı Sözlük